Twitter'da Paylaş !

3 Eylül 2011 Cumartesi

Aşkta İlgi

Merhabalar arkadaşlar,

Yaz tatili diye bende bu sevdiğim köşeme ara verip sizleri yalnız bıraktım.Bugün bıraktığımız yerden tekrar başlıyoruz..

Aşkta İlgi

Aşkta ilgiden bahsedecek olursak;Öncelikle bunun tam bir boyutu olmadığını bildirmek isterim.Yani sınır diye bir şey yok.Açmamız gerekirse şöyle açalım:

İki türlü ilgi vardır.Aşka ilgisi olan,karşıdaki insana ilgisi olan.Aşka ilgi demek "Aşk yaşamayı seven" gibi özetlenebilir,Karşındaki insana ilgi ise "Aşk ikinci planda,insan birinci planda" gibi özetlenebilir.

Peki aşkta ilginin boyutları nelerdir?

Az ilgi ve Çok ilgi olmak üzere ikiye ayrılır.Sizler için ikisine test ettim(!) :)

Sevdiğiniz kişiyle aranızda bir şeyler henüz yeni başladıysa ilginin boyutunu abartmayın.Biraz rahat davranın.Özellikle erkekler için söylüyorum;Bazen o kadar abartıyorsunuz ki.. Tamam seviyor olabilirsiniz,sevginizi bir şekilde o'na yansıtmak istiyor da olabilirsiniz ama bunu dengeli bir şekilde yapmak en iyisi olacaktır.Aşırı ilgi ilk zamanlar ne kadar güzel geliyorsa gün geçtikçe o kadar çirkinleşecektir.Düşünsenize birisinin sizi her saniye arayıp nerede olduğunuzu sormasını.. Peki ya kızlar? Çok ilgi bunaltır yine söylüyorum.Eğer sevginizi çok göstermek istiyorsanız o'nu ilgiyle değilde başka bir şekilde göstermeye çalışın.Mesela kıskanın.İlgi'nin içine "kıskanma" girmez bunu da şuraya bir not düşelim.

Şimdi bir de diğer taraftan bakalım.. Az ilgiden bahsetmiyoruz sıfır ilgiden bahsediyoruz.Birisine hiç tanımadığın birisi gibi konuşup,onu merak etmemek,arayıp sormamak,bir yabancı gibi davranmanız sizi yüceltmez alçaltır.Çünkü karşınızdaki insan kendine ne boyutla önem verdiğinizi görmek isteyecektir.Eğer kendinizi bu ilgi gösterme işine zorunlu hissetmiyorsanız aranızdaki duygusal bağ çoktan bitmiştir.

Kısa ve öz,sizi sıkmadan anlatmaya çalıştım.Okuyup,vakit ayıran herkese çok teşekkür ederim :)

2 Haziran 2011 Perşembe

Aşkta Zaman Kavramı

Merhaba arkadaşlar,

Bu haftaki yazımızın konu başlığını Hüseyin Savaş (filozofhuso) seçti.Konuya girmeden önce ona teşekkürlerimi sunar ve bir hatırlatma yapmak istedim.Bundan sonra yazımızın konu başlıklarını siz seçiyorsunuz.Detaylı bilgi vereceğiz :)

Dönelim konumuza.. Aşkta zaman kavramı deyince aklınıza ne geliyor? İlişki süreleriyse yanılıyorsunuz.Konumuz onunla değil "Eskiden Aşklar - Günümüzde Aşklar" bölümleriyle inceleyeceğiz.

Önce eski zamandaki aşkları göz önünde bulundurarak bir giriş yapmak istiyorum ;

Romantizmin bol olduğu zamanlar kuşkusuz ki eski zamanlardır.Basit iletişim araçlarıyla değil çok zor şartlardaki iletişim araçlarıyla iletişime geçmek oldukça zor olmalı.Şiir dolu mektuplar,ucu yakışmış mektup kağıtları,parfüm kokusu veya saç teli gibi ayrı ayrı şeyler var.Bence onlar;aldığım bir çok sms veya e-mail'den iyidir.En azından saklanabilir.Karşıdaki insanın duygularını hiç bir şekilde etkilemeden size taşır.Mektubu bir kenara bırakalım çünkü anlatmaya kalkarsak bu işten çıkamayız.Eski zamanda aşk her konuda günümüzdeki aşktan üstündür.Tabii bu benim fikrim.Eskiden insanlar sevdiklerinden haber alamayınca merak eder haftalarca,aylarca hatta yıllarca bekledikleri olurmuş.Bu durum 'ilişkilerin uzun sürmesi' konusunda da baya bir etkilidir.Sevgilinizin her daim yanında olmayacaksınız.Bu da karşılıklı özlem ve sevgiyi arttırır.Yani sıkılmaz insan.Ama günümüzde böyle değil maalesef.

Günümüzde ise;sevgiler günlük hatta saatlik.İnsanlar aşkı soyut kavramdan somutlaştırmaya çalışmışlar.Gerçekten aşk yaşayanlara lafım yok ama eğer onlarıda incelersek:

Haber alamadığı bir zamanda ulaşabileceği bir facebook adresi,twitter adresi,telefon numarası var.Hemen ulaşabiliyorsunuz.Ne kadar kolay değil mi?

Hediyelerde maddiyata önem verilir hale gelmiş.

En önemlisi duygu kalmamış.

Bence aşk bir parkta el ele tutuşup öpüşmek değildir.Karşındaki insanın sana olan hislerini hissetmektir aşk ! Yıllar geçse de zamanın değiştiremeyeceği tek şeydir aşk..

İnsanlar değişir ama aşk asla !

21 Mayıs 2011 Cumartesi

Aşkın Yan Etkileri

Evet bundan sonra günlük olarak yazmaya devam ediyoruz.

Öncelikle bugünkü yazımın gelen öneriler arasından seçtiğim; Elif Çelik'in 'Aşkın Yan Etkileri' temasıydı.Ayrıca bu da bir uygulama olacak,bundan sonra konuyu takipçiler seçecektir :)

Aşk her zaman mutluluk kaynağı değildir.Birçok zaman aşk insanlara 'diğer yüzünü' gösterir.Bu durum kaçınılmazdır çünkü aşkta bu olmadan aşk yapılanmaz.

Aşkın yan etkileri nedir peki desek? Derslerini etkiler vs. gibi durumlar değil.O nesnel bir kavram değil öznel bir kavramdır.Bu durumları aşktan anlamayan insanlar rahatça kullanabilir.Aşk bir insanın hayatını nasıl mı etkiler? Aşkın insanların hayatına en büyük etkisi kişinin zeka olarak olgunlaşmasıdır.Bu negatif bir etki değil diyebilirsiniz.Ama oldukça negatif bir etki. Çünkü bu etki aşk sırasında değil aşk bitince gerçekleşiyor.

Bu insanların doğrudan hayatı etkileyen ilk aşamaydı.Şimdi diğer yan etkilerine bakalım..

En büyük yan etki 'Güvensizliktir' her ne kadar öznel bir kavram olarak görünüyor gibi olsa da zamanla nesnel bir kavram olmuştur.'Güvensizlik'te tabii ki aşk bitince başlayan,sevdiğin kişiye değil diğer kişilere duyduğun histir.Aslında bakarsanız Aşk'ın yaşanıyorken pek bir yan etkisi yok.Her şey aşk bittiği zaman başlıyor.Aşk sırasında tartışmayı-küsmeyi yan etkiyle karıştırmayın sakın!

Ve aşkın en özel/güzel halini yaşamış insanlar buna 'yan etki' değil 'aşkın temel kavramları' olarak bakıyorlar.

Bir şiirim ile devam etmek istiyorum :

"Bir çok kez tutuldum aşka,
En özeli sendin aslında.
Aşk sırasında her şey güzeldi ama..
Bitince bozuluyor bütün büyü.

Zarar veremez aşk bana;
Derdin ya sen hep.
Haklısın,aşk sevene zarar vermiyor"

Güç göstermek yerine düşünürseniz eğer çok daha mutlu olabilirsiniz..

20 Mayıs 2011 Cuma

Aşkta Karşılıksız Sevmek Değil Karşılık Beklememek

Evet biraz tuhaf biliyorum.Ama sizde tuhaflığın ardında kı o gızemlı  buyuyu fark ettınız mı? Etmeyenler için anlatıcam..

Geçenlerde konuştuğum yakın bir arkadaşım bana 'Birisinden hoşlandığım zaman; o da benden hoşlanınca soğuyorum' dedi. Bunun uzerıne duşundum.. Bazı ınsanlar karşılıksız sever,evet doğru.Bu büyük bir olgu.O halde aşkta bu bölüm ikiye ayrılıyor olmalıydı; 'Karşılıksız sevenler' ve 'Karşılık beklemeyenler'.Aynı şey deyip geçmeyin çünkü değil.'Karşılıksız sevenler' karşı taraftan bir aşk bekler mutlaka.Ama 'Karşılık beklemeyenler' hiç aşkı düşünmemiş hatta beklememişlerdir.

Karşılık beklemeyen insanlarda karakter asilliği en üst seviyededir ki bu benim görüşüm.Aslında neden karşılık beklemedıklerını şöyle tahmin ediyorum:Nedeni kısa ve öz : Aşka inanmıyorlar.Buradaki aşkın içine 'Kader'de giriyor ve karşındaki insana hayranlığa benzer bir duygu duyuyorsun.Ama dikkat edin 'hayranlığa benzer' dedim çünkü değil.Henüz yapılanmamış bir aşk biçimi olabilir.

Karşındaki insanın seni sevmeyeceğini ve sana değer vermeyeceğini düşünürsün ama ondan hoşlanırsın.Daha sonra o kişi senden hoşlanırsa bir nevi duygu sarsıntısına uğrarsın ve kararların/düşüncelerın seni hayal kırıklığına uğratmış olur.Bu Aşk'a güvende ilk adımı eksiltir.Yani aşk karşısında 1-0 mağlup başlarsınız.Aşka değil sevgiye inanlar bu duruma daha çok düşebilir.Sevginin aşktan daha güçlü olmasını bir kenara bırakırsak sonsuz ve öz olması bazı insanlar için daha önemlidir..Ve..bu durumlardan sonra 'Karşılık beklememeye' karar verirsin.İnsanlar senin için sıkıcı olur çünkü.Aşk senin için büyüsünü bitirmiş olur çünkü.

Şimdi anladınız mı bu tuhaf şeyın ardındaki gizli büyüyü?

11 Mayıs 2011 Çarşamba

Ulaşabildiklerimiz Varken Niçin Ulaşamadıklarımız?

Hep aklıma takılmıştır böyle basit ama zor şeyler.

Acaba bu aşkın kanunu mu? Yoksa insanların zoru seçmesi mi?

Aşk asırlardır herkes tarafından bir tanımı olan ama hiç bir tanımın tam olarak tanıtamadığı bir nevi oyundur.Peki bu oyun bize karşı mı oynar? Yoksa bizimle mi?

İşte bu blog yazımda bunlardan bahsetmek istedim..

Herkes aşkı yaşamamış olsada mutlaka sevgiyi yaşamıştır.Aşkı somut kavram halinde görenlere inat soyut bir kavram olduğunu hep dile getirdim.İlla yaşamak mı lazım? Hayır,hissetmek yaşamanın yarısıdır.Her neyse.. Hayalimizdeki her şeyi bir bedende toplanmasına ilgi duyarız biz insanlar ve o bedene aşk dediğimiz bir duygu bağıyla bağllanırız.Karşılıklı veyahut karşılıksız.Hayalimizdeki her şeyi kapsayan bir beden sizin için ne kadar güzeldir (Her iki anlamda da güzel) Öyle değil mi? Bir başkası bunu anlayamaz.Bu durumda aşık olduğumuz bedendeki dış görünüş ön yargısını yarıya indirmiş olduk.O halde sizi seven ama sizin sevmediğiniz insanlara ki bunlar ULAŞABİLDİKLERİMİZ grubuna giriyor;İlgi duymazsınız.Ama karşılıkta vermenize gerek yok.Çünkü sevgi zararsızdır.Herkes illa zoru seçmez.Buradaki herkesten kastımız ise basit insanlar.Evet basit insanlar,çünkü onlar aşkı geçici bir heves sanıyorlar.Onları bırakın zoru seçmesinler ve ULAŞABİLDİKLERİNİ seçsinler.Ne olsa kaybedecekler.Biz her şeyi ile hayran kaldığımız zoru yani ULAŞAMADIKLARIMIZI seçelim.Onlara ulaşmak zordur ama imkansız değildir.

Şimdi bir diğer konumuza dönelim:Aşk asırlardır herkes tarafından bir tanımı olan ama hiç bir tanımın tam olarak tanıtamadığı bir nevi oyundur.Peki bu oyun bize karşı mı oynar? Yoksa bizimle mi?

Evet,Aşk bir oyundur.Kuralı basittir;Dürüstlük.Basit bir beceri oyunudur.Hileyi karıştırırsanız oyununuz biter.Aşk insanlara öyle bir oyun oynar ki kimi zaman en yakınınıza kimi zaman en uzaktakine aşık eder.Aslında sadece bununla kalmaz.Zorlu aşk üçgenleri bu oyunun en zor bölümüdür.Bir aşkta üçüncü kişi her zaman asıl oyuncular aracılığıyla oyuna dahil olmaz.Bazen tesadüfen bazen kasıtlı bir şekilde oyun üç kişi ile devam eder.Devam eder dedim ama sadece bir süre.Çünkü bu evrimde ilişkide bir seçim yapılması önerilir.Hatta önerilmez;yapılması şarttır.Bu demektirki: Aşk ne bize karşı oynar ne de bizimle oynar.

29 Mart 2011 Salı

Sevmek mi Sevilmek mi?

Cidden ; Sevmek mi Sevilmek mi?

Sevebilme duygusunu her insan yaşar.Hayallerinde ki insanları buldukları zaman önce sevgi başlar.Sevgi karşılıklı olmayabilir,karşılıksız yaşanabilir ama yaşattığı duygu aynıdır.İnsan sevince o kadar sorunsuz olur ki etrafında ki her şeye olumlu bakabilir.Sevmek sevilmekten daha kutsaldır bence.Çünkü : Bütün insanlar seviyorken aynı seviyede kalabilir.Sevenler hepsi sevilmiyor olabilir ama tek ve en önemli ortak yönleri olur o da sevmeleri.

Oysa her insanın hayalidir severken sevilmek..Ama kalpler bu duruma razı değilse? Sizin sevginiz bir başkasının sevgisinden çok daha fazla olabilir yani en azından siz öyle düşünürsünüz ama unutmayın ki bütün insanlar aynı ölçüde sever.Siz severken karşı tarafın sizi sevmesi sevgiyi bitirir.Evet,yanlış duymadınız.Sevgiyi bitirir çünkü artık aşk başlar.Bana kalırsa sevgi aşktan daha güzel bir duygudur.Çünkü insan sevince sebebi olmaz..Karşılıksız sevebilir..Sevgisi uğruna her şeyi göze alabilir ama aşk..Aşk öyle değildir.Aşk yaşamaya başlarsanız karşı tarafla daha yakın olacağınız için onun hakkında her türlü bilgiye sahip olabilirsiniz.Bir süre sonra aşk bitecektir,iki taraf soğuyacaktır birbirinden.En sağlam aşkların bile öncesinde sevgi mutlaka vardır.Zaten sevgi olmadan aşk yaşanır mı?

"..Ayrıcalıktır sevmek,
Binlerce kişi tarafından sevilmekten bile.
Ayrıcalıktır sevmek,
Binlerce sevemeyen tarafından.
Sevmek bedelsizdir,
Sevilmek bedelli.
Sevmek kutsaldır,
Aşk yapmacık.."


Yazımı bitirmeden önce çok sevdiğim sözlerden bir tanesine daha değinmek istiyorum :

Fuzuli`ye sormuşlar: `Sevmek mi daha güzeldir, sevilmek mi?`, `Sevmek; çünkü sevildiğinden hiçbir zaman emin olamazsın.

20 Şubat 2011 Pazar

Aşkta Tanıma Teorisi

Evet,

Hep merak etmişimdir.Bir insan tanıdıkça mı sever sevdikçe mi tanır? Bugün ki yazımda bu konuyu ele almak istedim :

İnsanlar günümüzde öyle bir noktaya geldi ki,sosyal paylaşım sitelerinden bile tanıştıkları kişilerle sevgili oluyor hatta evleniyorlar.Peki sizi her güldüren,yazısı düzgün olan,yakışıklı veyahut güzel olması sizi kendisine bağlamak için yetiyor mu? O insanı hiç tanımadan,arkadaşlarını,ailesini,ne yaptığını,neleri sevdiğini bilmeden sevmek..Zordur doğrusu ama yapanları da merak etmiyor değilim.Mutlular mı acaba diye..Ben aşkta tanıma sürecine inanır ve uygularım.Öyle ilk günden,'benimle sevgili olur musun?' filan diye açılanlar da var ama maalesef yapacak bir şey yok.

Aşk nesnel bir kavram değildir zaten.Özneldir.Kişiden kişiye değişir,belki de aşk anlayışları budur..Ne dersiniz? Sizce aşk onlar için o kadar basit mi? Günden güne değişebilir mi? Sevse de sevmese de aşık olabilir mi? Bu noktaya geldiyse durum,çeviremeyiz artık.O halde anlatalım düşüncelerimizi.. Sevdikçe tanımak : Aslında bu çok zor bir durum.Siz o kişiyi her şeyi ile çoktan kabul etmişsiniz.Peşin peşin anlaşılmış gibi.Sizi ona bağlayan bir şey olabilir ama eğer tanımıyorsanız bu aşk olamaz.Ama konuşmasına,oturuşuna,kalkışına hayran olmuş olabilirsiniz.Çünkü inan ki aşk bu kadar hızlı değildir.Gelişmesi ve gerçekleşmesi sabır ister. Ya tanıdıkça sevmek : Bu aşka daha yakındır.Ama bundan da yanılma payı vardır,sevdiğinizi sanıyorsunuzdur ama başka hisler besliyor da olabilirsiniz.Tanıdıkça sevmekte en güzel şey,onun her özelliğini her yaptığını kendinize alırsınız.Nasıl mı? Diyelim ki o sizin sevdiğiniz hiç bir şeyi sevmiyor.Eğer aranızda da aşk bağı varsa yavaş yavaş alışırsınız.Onun sevdiği şeyler senin birden vazgeçilmezlerin olur.Ne demiş üstad Şeref Öztürk : 'Aşkı Tanımak Seni Tanımakmış.' Aynen de öyle..

Bir şiirim var bu konu için,onu da yazmak istedim. :

'Tanıyorum yavaş yavaş seni..
Alıştım yavaş yavaş gözlerine..
Hiç bir şeyim değildin ama,
Her şeyim sensin şimdi..
Tanıyorum seni
Ve tanıdıkça seviyorum.
Her güzele senin adını veriyorum,
Bilmiyorum..
Belkide ölürcesine seviyorum.'


(Yazıma vakit ayırıp okuduğunuz için çok teşekkür ederim,ağzınıza sağlık :) )

17 Şubat 2011 Perşembe

Korkularımız,Hayallerimizdir !

İnsan ne kadar çok şeyden korkarsa o kadar cesurdur aslında.Çünkü korkmak,kaçmak anlamına gelmez.Eğer korkularınızla savaşırsanız kazanırsınız.Birde sevdiklerimizden korkarız..Aşktan korkarız,sevmekten korkarız,'O'ndan korkarız.Sebebini bilemeyiz belki ama korkarız.Küçük bir çoçuğun izlediği filmden hem hoşlanıp hem de korkması gibi.Hoşlanıyor olabiliriz ama korkularımız araya mesafeler koyar.

Sen istesende yıkamazsın o korkudan duvarı..Daha sonra kalbimize alamadığımız o kişileri hayallerimizde yer veririz.Hemde hikayenin kahramanı olarak.Her şeyi onun hayalinle yaptığını,her mutlu anında ona bir pay ayırmanı,her geçen dakika da onu daha da özlediğini düşün.Yetmez mi bu kadar mükemmel 'aşk' için? Ama biz yetinmeyiz,daha fazlasını isteriz her zaman.Daha fazlası için sabır gerektiğini,hırs gerektiğini bilmeyiz.Her hayaline onun adını vermeye başladığında korkularınla savaşmaya başlamış olursun aslında..Ona şiir yazarız,okumayacağını bildiğimiz halde :

'..Ne sabah olur gecelerimde,
Ne de gözlerimde ki yaşlar kurur.
Her gidişine anlam verememiş olsam da,
Tekrar geleceğini düşünerek beklemeyi tercih ettim.
Her hayalime adını verdim,
Korkularımız,hayalimiz değil midir?
Senden korktum ben..
Bana gelmeme ihtimalinden..
Beni sevmeyeceğini düşünerek,
Korktum senden,evet..
Belki de o yüzden seçtim;
Korkularımla savaşmayı.
Seni yenersem seversin belki?..'

Her şey ortadadır ama o eksiktir yanımızda.Korkularımızı yenersek,hayallerimizden kurtulamayız sadece hayallerimize kavuşuruz.

(Şiir ve yazı bana aittir,okuma zahmetinde bulunduğunuz için teşekkür ediyorum.)

16 Şubat 2011 Çarşamba

Takip etmek için

twitter.com/brkclsnblog
twitter.com/burakcilasun

Bir Nedeni Yok Sevmenin

Sevmek ayrıcalıklıdır aslında.Herkes aşık olabilir ama sevemez.Sevmek daha çok somut bir kavram gibi.Sevmek bireysel değilde karşılıklı yaşanır çünkü.Karşılıksız olursa adı 'aşk' olur.Aşk hissedilmez ama sevgi hissedilir inceden..

Her seferinde bir kez daha seversin karşındakini,sevgini ona sözlerinle aktarırsın..Sözlerini gerçekleştirirsen sevgini somut bir hale getirebilirsin.Her sevgi somut değildir unutma ! Kimilerinin ucuz sevgileri soyuttur.Onlar sevgilerini gözlerinde büyütüyorlarsa bile sen aldanma.Sevgi koşulsuz yaşanmalı..Sen 'o'nun için ölüyorken o başkasınınsa ortada bir sevgi olamaz..Söz geçiremezsin kalbine ama vazgeçmek zorunda kalırsın.'Her vazgeçiş bir tercihtir.' diye boşa dememişler.Yeni birisine aşık olursun ama sevemezsin.Belki aşk bile değildir o his ! Sadece hayranlıktır.Senin kalbin hep 'o'ndadır.Ya o sana dönerse?! İşte o zaman kaybedersin..Evet,kaybedersin çünkü senin için yıkmış gelmiş herşeyi.Sözde ne kolay demi? Ya o da kalbine söz geçiremezse? Ya o da sana aşık olduğu halde aklı 'o'ndaysa..Ya sadece hayransa kişiliğine.

Sen anlatamazsın sonuçları veya başlangıçları kalbine !
Bırak kazansın düşmanın planları..
Sen vazgeç hayallerinden,
Yıkılsın onların tüm düşleri.
Seversin ama nedensizce,
Sebebsizce..

15 Şubat 2011 Salı

Yenilgiler İnsanı Güçlendirir

Hangi birimiz aşık olmadık ki bu hayatta? Her yeni sevgilimizde 'aşk'ın tanımı değişir bizim için.Tanım net ve basittir çoğu zaman.AŞK=O..
Hiç bir şeyimiz değildir sonra bir anda her şeyimiz olur.Onun giydiği kıyafetlerin renkleri en sevdiğimiz renk olur,onun gözleri en güzel manzara olur,Onun söylediği her söz bizim için en güzel şarkı olur.Her an onunla olan anılarımızla yaşarız sanki..Yüzümüzü güldüren,herşeye rağmen bizi ayakta tutan o olur kimi zaman.Her şeyi ezberleriz onunla..Onun sevdiği herşeyi,onun sevgisini,onun güzelliğini ezberleriz biz.Onlar için savaşırız daima.Korkularımız, hayallere dönüşür birden..

Somut anlamda insan yenildiği an kaybeder ama aşkta öyle değil..Her yenilgide güçlenir insan.Daha hırslı.Daha aşık ve daha cesur.Aşka sadık oluruz,sevdiklerimize..Ama asla sevemeyiz ! Evet yenilgiler güçlendiriyor olabilir ama asla tekrar sevmemizi sağlamaz.Aşık oluruz ama sevemeyiz.

14 Şubat 2011 Pazartesi

Kaybetmek için Kazananlar

Kaybetmek için Kazananlar..

Aslında 'aşk' uğruna savaşanlar hepsi biliyordur.Zafere ulaştıklarında kaybedeceklerini.Aşk'a samimiyet girdikden sonra o aşk olmaz ki?! Uzaktan..Uzaktan sadece gözlerine bakmalısın.Uzaktan sözlerine ! Onun her kelimesi önemli olmalı senin için.Her bakışı,her hecesi..O sende tamamıyla bir bütün olarak özel olmalı.Adını ağzına sen almalısın sadece,'severek' sen bakabilmelisin sadece..Onun uğruna vazgeçmelisin çoğu şeyden..Kimi zaman herşeyinden.Bakış mesafesi önemli mi aşk'da? Dünyanın bir ucunda olsan hissederim kalbimdeki varlığını,nasıl olduğunu,kiminle olduğunu bilirim.Seni tanıma sürecime 'aşk' denir.Seni o kadar sevmeme rağmen senin için savaşmıyorum.Seni bir eşya gibi göremiyorum çünkü..Kazanınca ödül gibi almayı düşünemiyorum seni.O yüzden senin uğruna değil de 'aşk' uğruna savaştım ya ben?! Kaybedeceğimi bildiğim halde..Kaybetmek için savaşanlardandım ben.Ama şimdi gömdüm seni kalbime ! Aşklar sürekli hatırlanır ama bir daha canlanmaz..

3 Şubat 2011 Perşembe

Bir Erkek İçin Aşk

 Herkes sevmesine rağmen sevilmemiştir çoğu zaman.Karşılıksız aşklar tam tamına çaresizliktir.Önce seversin uzaktan..Sonra konuşmaya başlarsın biraz samimi olursun sonra o seni öyle bir değiştirir ki romantik birisine dönersin bir an da.Ona özel şiirler,ona yazılmış düz yazılar..Kaleminiz onun adını sayıklamaya başlar artık.Her an düşünürsün onu.Her sabah kalktığında onun mutluluğu olur içinde.Acaba nerede? Kiminle? Hani fazla samimi olmadığınız için hesap sorar gibi soru cümleleri kuramazsınız ya? 'Neredesin sen?' 'Kim var yanında' bunları soramadıkça birikir içinde.Daha sonra o aşk yazıları yazmaya başlar.Sanki onun hayatında tek erkek sensin ve hepsini sana yazıyor.Bir süre böyle gider.Her gün biraz daha mutluluk katarsın kendine.Artık sohbet ilerler ama karşı taraf daha ağır ve çekingen konuşur.Aklımıza hiç gelmez : 'o kişi ben değil miyim yoksa?' diye.Her zaman ki gibi kendimize güveniriz.'Kendisini ağırdan satıyor,olacak tabii bu kadar!' filan diye kendimizi teselli etmeye çalışırız ama kalbimizi,zihnimizi teselli edemeyiz!
  Henüz yeni bir arkadaşlık olmasına rağmen,salgıladığımız hisleri aşk sanırız.Ve çabuk davranmak gerektiği düşünerek hemen açılmak için hazırlıklara başlarız.Bu işte başarılı olan insanlar 1 saatte mükemmel bir şiir yazar güzel bir giriş yapar.Ama kız şaşırır! Çünkü sevdiği siz değildiniz.İşte o zaman kalırsınız öyle.Vazgeçseniz sevmiyorsunuz diye dışlanırsınız.Vazgeçmeseniz ben başkasını seviyorum diye azarlayıp gururunuzu incitirler.Ama unutmayın ! Aşk karşılıksız yaşandığında aşk olmaz,Mutluluk olur.Siz hep mutlu olun.Bırakın varsın uzaktan sevin ama asla yakından sevmeye kalkıp birilerinin hayallerini sevgisini yıpratmayın.Eğer aranızda bir şeyler olacaksa o gelir bulur zaten sizi.Siz sadece MUTLU olun sebepsiz yere.

2 Şubat 2011 Çarşamba

Aşk Nedir?

Daha önce oyunlar,eğlence içerikli bloglardan yazmıştım fakat hiç kişisel bir blog hesabım olmadı.İhtiyaç duymadım çünkü.Ama birazda olsa farklılık katmak amacıyla açtım.Bu ilk Yazım Olacak..

Evet Aşk Nedir? :

Ne kadar farklı olsalarda , iki aynı insan buluşurlar bir yerlerde.Belki çok uzaklarda bir ortak yön ile..Bazen de çok yakında sessizce.Kimi zaman tek taraflıdır.Kimi zaman kalabalıklaşır Aşk..Sen onu severken o başkasını,o seni severken sen bir başkasını seversin."..Eğer aşk yaşanırsa adı Aşkdır .Aşk karşılıksız yaşanırsa Mutluluk olur.." İlk bakışta anlaşılmayan ne kadar saçma bir cümle gelsede gerçekte öyle değil midir aşk?
  Fark etmek yoktur Aşk'ta.Çünkü Aşktan iki tarafından aklı havadadır.Önce dikkatini çekeceksin sonra kendine aşık edeceksin.Aşk tutku değildir aslında.Basit bir beceri oyunudur.Kuralları Belli : İyi oynayan kaybeder her zaman.Kaybedecekler oynar oyunu,Kazanacaklar bekler bir köşede.