Twitter'da Paylaş !

21 Mayıs 2011 Cumartesi

Aşkın Yan Etkileri

Evet bundan sonra günlük olarak yazmaya devam ediyoruz.

Öncelikle bugünkü yazımın gelen öneriler arasından seçtiğim; Elif Çelik'in 'Aşkın Yan Etkileri' temasıydı.Ayrıca bu da bir uygulama olacak,bundan sonra konuyu takipçiler seçecektir :)

Aşk her zaman mutluluk kaynağı değildir.Birçok zaman aşk insanlara 'diğer yüzünü' gösterir.Bu durum kaçınılmazdır çünkü aşkta bu olmadan aşk yapılanmaz.

Aşkın yan etkileri nedir peki desek? Derslerini etkiler vs. gibi durumlar değil.O nesnel bir kavram değil öznel bir kavramdır.Bu durumları aşktan anlamayan insanlar rahatça kullanabilir.Aşk bir insanın hayatını nasıl mı etkiler? Aşkın insanların hayatına en büyük etkisi kişinin zeka olarak olgunlaşmasıdır.Bu negatif bir etki değil diyebilirsiniz.Ama oldukça negatif bir etki. Çünkü bu etki aşk sırasında değil aşk bitince gerçekleşiyor.

Bu insanların doğrudan hayatı etkileyen ilk aşamaydı.Şimdi diğer yan etkilerine bakalım..

En büyük yan etki 'Güvensizliktir' her ne kadar öznel bir kavram olarak görünüyor gibi olsa da zamanla nesnel bir kavram olmuştur.'Güvensizlik'te tabii ki aşk bitince başlayan,sevdiğin kişiye değil diğer kişilere duyduğun histir.Aslında bakarsanız Aşk'ın yaşanıyorken pek bir yan etkisi yok.Her şey aşk bittiği zaman başlıyor.Aşk sırasında tartışmayı-küsmeyi yan etkiyle karıştırmayın sakın!

Ve aşkın en özel/güzel halini yaşamış insanlar buna 'yan etki' değil 'aşkın temel kavramları' olarak bakıyorlar.

Bir şiirim ile devam etmek istiyorum :

"Bir çok kez tutuldum aşka,
En özeli sendin aslında.
Aşk sırasında her şey güzeldi ama..
Bitince bozuluyor bütün büyü.

Zarar veremez aşk bana;
Derdin ya sen hep.
Haklısın,aşk sevene zarar vermiyor"

Güç göstermek yerine düşünürseniz eğer çok daha mutlu olabilirsiniz..

20 Mayıs 2011 Cuma

Aşkta Karşılıksız Sevmek Değil Karşılık Beklememek

Evet biraz tuhaf biliyorum.Ama sizde tuhaflığın ardında kı o gızemlı  buyuyu fark ettınız mı? Etmeyenler için anlatıcam..

Geçenlerde konuştuğum yakın bir arkadaşım bana 'Birisinden hoşlandığım zaman; o da benden hoşlanınca soğuyorum' dedi. Bunun uzerıne duşundum.. Bazı ınsanlar karşılıksız sever,evet doğru.Bu büyük bir olgu.O halde aşkta bu bölüm ikiye ayrılıyor olmalıydı; 'Karşılıksız sevenler' ve 'Karşılık beklemeyenler'.Aynı şey deyip geçmeyin çünkü değil.'Karşılıksız sevenler' karşı taraftan bir aşk bekler mutlaka.Ama 'Karşılık beklemeyenler' hiç aşkı düşünmemiş hatta beklememişlerdir.

Karşılık beklemeyen insanlarda karakter asilliği en üst seviyededir ki bu benim görüşüm.Aslında neden karşılık beklemedıklerını şöyle tahmin ediyorum:Nedeni kısa ve öz : Aşka inanmıyorlar.Buradaki aşkın içine 'Kader'de giriyor ve karşındaki insana hayranlığa benzer bir duygu duyuyorsun.Ama dikkat edin 'hayranlığa benzer' dedim çünkü değil.Henüz yapılanmamış bir aşk biçimi olabilir.

Karşındaki insanın seni sevmeyeceğini ve sana değer vermeyeceğini düşünürsün ama ondan hoşlanırsın.Daha sonra o kişi senden hoşlanırsa bir nevi duygu sarsıntısına uğrarsın ve kararların/düşüncelerın seni hayal kırıklığına uğratmış olur.Bu Aşk'a güvende ilk adımı eksiltir.Yani aşk karşısında 1-0 mağlup başlarsınız.Aşka değil sevgiye inanlar bu duruma daha çok düşebilir.Sevginin aşktan daha güçlü olmasını bir kenara bırakırsak sonsuz ve öz olması bazı insanlar için daha önemlidir..Ve..bu durumlardan sonra 'Karşılık beklememeye' karar verirsin.İnsanlar senin için sıkıcı olur çünkü.Aşk senin için büyüsünü bitirmiş olur çünkü.

Şimdi anladınız mı bu tuhaf şeyın ardındaki gizli büyüyü?

11 Mayıs 2011 Çarşamba

Ulaşabildiklerimiz Varken Niçin Ulaşamadıklarımız?

Hep aklıma takılmıştır böyle basit ama zor şeyler.

Acaba bu aşkın kanunu mu? Yoksa insanların zoru seçmesi mi?

Aşk asırlardır herkes tarafından bir tanımı olan ama hiç bir tanımın tam olarak tanıtamadığı bir nevi oyundur.Peki bu oyun bize karşı mı oynar? Yoksa bizimle mi?

İşte bu blog yazımda bunlardan bahsetmek istedim..

Herkes aşkı yaşamamış olsada mutlaka sevgiyi yaşamıştır.Aşkı somut kavram halinde görenlere inat soyut bir kavram olduğunu hep dile getirdim.İlla yaşamak mı lazım? Hayır,hissetmek yaşamanın yarısıdır.Her neyse.. Hayalimizdeki her şeyi bir bedende toplanmasına ilgi duyarız biz insanlar ve o bedene aşk dediğimiz bir duygu bağıyla bağllanırız.Karşılıklı veyahut karşılıksız.Hayalimizdeki her şeyi kapsayan bir beden sizin için ne kadar güzeldir (Her iki anlamda da güzel) Öyle değil mi? Bir başkası bunu anlayamaz.Bu durumda aşık olduğumuz bedendeki dış görünüş ön yargısını yarıya indirmiş olduk.O halde sizi seven ama sizin sevmediğiniz insanlara ki bunlar ULAŞABİLDİKLERİMİZ grubuna giriyor;İlgi duymazsınız.Ama karşılıkta vermenize gerek yok.Çünkü sevgi zararsızdır.Herkes illa zoru seçmez.Buradaki herkesten kastımız ise basit insanlar.Evet basit insanlar,çünkü onlar aşkı geçici bir heves sanıyorlar.Onları bırakın zoru seçmesinler ve ULAŞABİLDİKLERİNİ seçsinler.Ne olsa kaybedecekler.Biz her şeyi ile hayran kaldığımız zoru yani ULAŞAMADIKLARIMIZI seçelim.Onlara ulaşmak zordur ama imkansız değildir.

Şimdi bir diğer konumuza dönelim:Aşk asırlardır herkes tarafından bir tanımı olan ama hiç bir tanımın tam olarak tanıtamadığı bir nevi oyundur.Peki bu oyun bize karşı mı oynar? Yoksa bizimle mi?

Evet,Aşk bir oyundur.Kuralı basittir;Dürüstlük.Basit bir beceri oyunudur.Hileyi karıştırırsanız oyununuz biter.Aşk insanlara öyle bir oyun oynar ki kimi zaman en yakınınıza kimi zaman en uzaktakine aşık eder.Aslında sadece bununla kalmaz.Zorlu aşk üçgenleri bu oyunun en zor bölümüdür.Bir aşkta üçüncü kişi her zaman asıl oyuncular aracılığıyla oyuna dahil olmaz.Bazen tesadüfen bazen kasıtlı bir şekilde oyun üç kişi ile devam eder.Devam eder dedim ama sadece bir süre.Çünkü bu evrimde ilişkide bir seçim yapılması önerilir.Hatta önerilmez;yapılması şarttır.Bu demektirki: Aşk ne bize karşı oynar ne de bizimle oynar.